Sulusaray (Sebastopolis, Herakleopolis) ve Reşadiye (İskefsir) Tarihi, Tokat
Makale: Özhan Öztürk
Sebastopolis[1], Antonine Itinerary’e[2] göre Antik Çağ’da Tavium ile Sebastia[3] arasındaki ticaret yolu üzerinde Caesareia kenti ile de bağlantılı antik bir kentin adı olup, Yunanca “Augustus’un kenti” anlamına gelmektedir[4]. Tokat ilinden 69 km uzaklıkta olan Sulusaray[5] ilçe merkezi antik Sebastopolis kenti üzerine kurulmuş olup, MÖ 1. yüzyılda Roma imparatoru Trajan döneminde daha önceden var olan bir yerleşim yeniden kolonize edilmiş, Pontus Galaticus ile birlikte Polemoniacus Eyaleti’nden ayrılarak Kapadokia Eyaleti’ne dahil edilmiştir.
Ptolemy’nin zamanında Pontus Cappadocius adlı bölgede yer alan bir kent olarak bahsi geçmiştir[6]. Yeşilırmak’ın kollarının suladığı zengin tarım bölgesinde yer alan antik kent yakınlarında bulunan Sebastopolis Höyügü’nde yapılan kazılarda Maşathöyük ve Bolus Höyügü ile aynı dönemde iskân edildigi anlaşılmıştır[7]. Cumont gibi bazı araştırmacılar Strabon’un bahsettiği[8] Carana Ateporix adlı yerel bir Galat beyinin kurduğu Carana kenti üzerine Augustus onuruna yeniden inşa edilerek Sebastopolis’in kurulduğunu iddia etmiştir. Yaşlı Pliny, Sebaste ile küçük bir kent olan Sebastopolis’in Colopene bölgesinde bulunduğunu bildirmiştir[9].
Sulusaray kent merkezinin kuzeyindeki Çekerek Irmağı[10] üzerinde kurulu Roma köprüsünde bulunan kitabede[11] kentin adı açıkça belirtilmektedir. Bazı kaynaklarda kentin adı Herakleopolis[12] olarak geçerken ele geçen kent sikkelerinde Herakles’in 12 görevi tasvir edilmiştir. Kentin adından Herakles Sebastopolis’in yerleşimin en önemli tanrısı olduğu anlaşılmaktadır ki Hristiyanlığın kabulü ile bu Tanrı unutulurken kentin adı da değişmiştir.
Roma İmparatoru Hadrian, ülkenin doğu bölümlerinde çıkıp, Trabzon, Amasya ve Samsun’da konakladığı ikinci gezisi sırasında (MS 128-133) Sebastopolis’e de ugradığı kentte bulunan yazıtlardan anlaşılmıştır. Hadrian döneminde kente çok sayıda heykel, gymnasium, tapınak, stoa, bir giriş kapısı, gladyatör ve hayvan dövüşlerinin yapıldıgı bir stadium inşa edilmiştir[13].
Mithridat savaşları sırasında Artova gibi Sulusaray’da tahrip olmuş, Eretna Beyliği döneminde büyümeye devam etmişse de Timur’un Anadolu’yu işgali sırasında tekrar yakılıp yıkılmış olması muhtemeldir. Sulusaray’ın, Artova’nın ilçe merkezi olduğu dönemde 1923’de meydana gelen depremde harap olması üzerine ilçe merkezinin yeri değiştirilmiştir.
Tokat Müzesi’nin 1987-90 yılları arasında antik kentte Birsel Özcan başkanlığında yaptığı kurtarma kazılarında[14] bir bölümde 17 m yüksekliğine dek çıkan[15] harçsız dokunmuş antik kent surların içerisinde Helenistik, Roma ve Bizans dönemine ait buluntulardan yerleşimin sürekliliği ispatlanmış, antik hamam ve Roma dönemi sikkelerinde tasvir edilen dört sütunlu tapınağın yeri tespit edilmiştir. Sebastopolis ve Komana Pontika antik kentlerinden elde edilen arkeolojik bulguların benzerliği geçmişte iki kentin yakın ilişki içinde bulunduğunu göstermiştir. Bizans döneminde Arap ve Sasani saldırılarına uğrayan kent[16], Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde küçük köye dönüşerek, sıcak su kaynaklarından dolayı “Sulusaray” adını almış ve 19. yüzyılda Çerkez göçmenler yerleştirilmiştir.
1871 de kenti gezen D. Damon İmparator Hadrian ve Lucius Aelius’a ithaf edilen bir yazıt üzerinde Sebastopolis adını okuyunca Sulusaray’ın antik Sebastopolis kenti oldugunu anlamış, V. Cuinet ise kasaba evlerinde kullanılan antik malzemeye dikkat çekerek, Sulusaray’ın Pompeius’un Mithridates’i yendigi yerde kurduğu Nicopolis kentinin üzerinde yer alan bir Türk kasabası oldugunu belirtmiştir[17]. Sebastopolis tapınağı kentin kuzeydoğusunda doğu-batı yönünde konumlanan küçük apsisli kesme taş ve mermerden inşa edilmiş üzerine sonradan bir kat daha eklenmiş kime adandığı kesinlik kazanmamış[18] bir yapıdır.
Kentin doğu tarafında bulunan hamamın taş döşemeli zemini açığa çıkarılmış olup, duvarlarında bulunan kükürt izlerinden sıcak kaplıca suyundan faydalanıldığı göstermektedir. Kentin 3 km güneybatısındaki sıcak su kaynakları üzerine kurulmuş Zeus Pylaios ve Pylon’a ithaf edilen termal tesisler doğal olarak kentin gelişimini hızlandırmıştır. Antik kentte bulunan ve MÖ 1-3. yüzyıllara tarihlenen baş kısmı kopmuş aslan heykelinden en az bir tane daha bulunduğu ve kent sarayının girişini süslediği sanılmaktadır.
Yazıtlardan ögrendigimize göre halk evlerinde ve dışarda kendi yerli dillerini konuşan bazıları Roma vatandaşı olmayı hak etmiş yerel kabilelerden oluşmaktadır[19]. Gramerci Maximus’a ait MS 2-3. yüzyıllara tarihlenen yazıttan anlaşıldığı kadarıyla Sebastopolis’te Yunanca konusmak mecburiyeti yüzünden yerli halkın büyük bölümü Yunanlılaştırılmıştır[20].
Antik Sebastopolis’te yerliler ve Yunanlılar dışında bir Yahudi cemaatinin de varlığı da söz konusu olup, Sara, Maria ve Despoina adına kazılmış, üzerinde Yahudiliğin sembolü olan yedi kollu şamdanın[21] yer aldığı üç yazıt ve Theos Hypsistos’a ait bir başkası bulunmuştur[22].
Pontus Galaticus Eyaleti’ni Kapadokya topraklarına katan Trajan bölgedeki halkı Romalılaştırma merkezi olarak Sebastopolis’i kullanmak istemiş, kentte ilk sikke de onun döneminde basılmıştır[23].
Sulusaray Nerede? Sulusaray Haritası
İskefsir, Reşadiye
Uluköy ve Keçiköy civarındaki tepede Kaledüzü mevkiinde bulunan harabe ve temel izlerinden bu mevkide olduğu sanılan İskefsir Kalesi, İslam öncesi bir yapı ve yerleşim olmakla birlikte hangi dönemde ve kimler tarafından kurulduğu bilinmemektedir. Ayrıca Ağcakolay Köyü civarındaki bir tepede yerli halkın “Saray Yeri” adını verdiği başka bir harabe aynı dönem hatta daha eski bir yerleşime ait olabilir. Göllüköy, Çamlıkaya, Saraydüzü, Kalecik, Mengen Kalesi, Kaledüzü, Kızılcaören, Turaç Yaylası köylerinde İslam öncesi dönemlere ait sikke, eşya ve seramiklerin yanı sıra sonradan üzerlerine Müslümanların da gömüldüğü kıbleye bakmayan Hristiyan mezarlarına rastlanılmakta, yerleşimin bu mevkilerde süreklilik gösterdiği akla gelmektedir. İskefsir, Yunanca Skefsis[24] mevki adının Türkçeye uydurulmuş formu olmalıdır. Yediyıldız, tahrir defterlerinde 9 yerleşim yerinin[25] “Yağsıyan tabi-i Uluköy” adıyla bağlı olduğu Uluköy köyünün İskefsir’in eski merkezi olabileceğini ileri sürmüştür[26].
Osmanlılar’ın Hacı Emiroğlu Beyliği’nden ele geçirdiği yerleşim ilk tahrir defterlerinde “Vilayet-i Bayramlu me’a İskefsir ve Milas” olarak adlandırılmış, 1520’de 24 idari birimden oluşan Canik-i Bayram kazasına bağlanmıştır. 1547’de Cani-i Bayram İskefsir, Bayramlu ve Bazarsuyu olmak üzere 3 kazaya ayrılıp, 1613’de “kaza-i Bayramlu nam-ı diğer Ordu” adıyla yeniden birleşen Ordu kazasına sonrasında sonrasında Erzurum Eyaleti Karahisar-ı Şarki Sancağı’na 1664 sonrasında ise Erzurum’a bağlanmıştır. Evliya Çelebi 1647’de yerleşimi İskefsir Kazası adıyla anmışsa da sonrasında gittikçe ufalarak köye dönüşmüş ancak 1906 yılında Sivas Valisi Reşit Akif Paşa‘nın talimatı ile tekrar kaza olabilmiştir.
1909 yılında Sultan Reşat’ın tahta çıkmasının ardından adı Reşadiye olarak değiştirilen kent Cumhuriyet ilanından sonraki taksimatta Tokat Vilayeti’ne bağlanmıştır. 26/27 Aralık 1939 gecesi gerçekleşen Erzincan Depremi Reşadiye’yi de vurmuş çok sayıda can kaybının yanı sıra kentteki binaların çoğu yıkılınca yeni kent merkezi daha kuzeyde oluşturulmuştur.
Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016
Tokat Tarihi Makale Serim
Almus, Turhal ve Kazova Tarihi (Tokat)
Zile (Anziliya, Zela, Zila) Tarihi, (Tokat)
Niksar (Kabeira, Diospolis, Sebaste, Neocaesarea) Tarihi, Tokat
Erbaa Tarihi (Eupatoria, Magnopolis, İbora), Tokat
Gümenek (Komana Pontika, Hierocaesareia) Tarihi (Tokat)
Sulusaray (Sebastopolis, Herakleopolis) ve Reşadiye (İskefsir) Tarihi, Tokat
Notlar
[1] Yunanca Σεβαστόπολις´
[2] Roma imparatorluğunda yerleşimler arasında kalan istasyon ve yol mesafelerinin kayıtlı olduğu resmi dokümanların adı olup, Julius Caesar döneminde organize edildiği düşünülmektedir. 205 ve 214. sayfalarında Sebastoplis’ten bahsedilmektedir.
[3] Bugünkü Sivas
[4] Yunanca Sebastos “İmparatorlara verilen isim olan Augustus’un Latince karşılığı” + Yunanca polis “kent”
[5] Suluova, Artova ilçe merkezine bağlı bir bucak iken 20 Mayıs 1990 tarihinde ilçe yapılmıştır.
[6] Ptol. v. 6. § 7
[7] Alkan, 2004: 76
[8] Strabon XII, III, 37
[9] Pliny, vi. 3
[10] Yunanca orijinal adı Skylax nehridir.
[11] Kitabeye göre Sebastopolis’in kuruluş tarihi MÖ 8 Mart 3 ile MÖ 9 Aralık 1 arasında olmalıdır (Pollet, 1989: 63)
[12] Yunanca Herakles’in kenti anlamına gelmektedir.
[13] Alkan, 2004: 13
[14] Özcan, 1990: 262
[15] Bu bölümün surlara bitişik ayrı bir yapı olduğu da akla gelebilir
[16] Remy, 1998: 17
[17] Cuinet, antik Nicopolis kenti mevki hakkında yanılmış olup burası Şebinkarahisar-Bayramköy civarında olmalıdır.
[18] Komana Pontika ile benzerliğinden aynı ana tanrıçaya adandığı düşünülebilir.
[19] Remy, 1989: 8
[20] Mitford, 1991: 187
[21] Lampeti’nin mezar yazıtında mezar yüksekliğince kazılmış yedi kollu şamdan (menorah) altında Yunanca “Burada yargıç Lampeti yatıyor. Huzur içinde yatsın” ve İbranice “Huzur içinde yat” yazmaktadır.
[22] Alkan, 2004: 15. (Yazıtlar 13-42-43-44)
[23] Cumont, 1906: 207, 208
[24] Yunanca Σκέψις. Bu isimde antik bir site de Batı Anadolu’da Mysia’da Kazdağı (İda) civarında bugünkü Bayramiç ilçesine bağlı Kurşuntepe’de bulunmaktadır.
[25] Arpaderesi, Beğçayırı, Çakırlu, Danişmendlü, İslamlu, Kızılcaviran, Pareköy, Sarayderesi, Tatarlu, Yağsıyan
[26] Yediyıldız, 1985: 33-34